Admin Admin
çin astrolojisi : Mesaj Sayısı : 178 Kayıt tarihi : 24/01/10 Yaş : 47 Nerden : İSTANBUL
| Konu: MUSTAFA KEMAL İN KAĞNISI Cuma Mart 12, 2010 7:38 pm | |
| Yediyordu Elif kağnısını Kara geceden geceden Sanki elif elif uzuyordu inceliyordu Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar İnliyordu dağın ardı yasla Herbir heceden heceden
Mustafa Kemal'in Kağnısı... derdi kağnısına Mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifcik Nam salmıştı asker içinde Bu kez herkesten evvel almıştı yükünü Doğrulmuştu yola, önceden önceden
Öküzleriyle kardeş gibiydi Elif, Yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar Kocabaş çok ihtiyardı çok zayıftı Mahzundu bütün Sarıkız, yanısıra Gecenin ulu ağırlığına karşı, Hafiftiler, inceden inceden
İriydi Elif kuvvetliydi kağnı başında Elma elmaydı yanakları, üzüm üzümdü gözleri Kınalı ellerinden rüzgar geçerdi daim Toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına Alını yeşilini kapmıştı, geçirmişti Niceden niceden
Durdu birdenbire Kocabaş, ova bayır durdu. Nazar mı değdi göklerden, ne? Dah etti, yok. Dahha! dedi, gitmez. Ta gerilerden başka kağnılar yetişti geçti gıcır gıcır Nasıl durur Mustafa Kemal'in Kağnısı Kahroldu Elifcik, düşünceden düşünceden
Aman Kocabaş, ayağını öpeyim Kocabaş, Vur beni, öldür beni, koma yollarda beni. Geçer, götürür ana çocuk mermisini askerciğin Koma yollarda beni, kulun köpeğin olayım Bak hele üzerimden ses seda uzaklaşır Düşerim gerilere iyceden iyceden
Kocabaş yığıldı çamura Büyüdü gözleri büyüdü, yürek kadar Örtüldü gözleri örtüldü hep Kalır mı Mustafa Kemal'in Kağnısı bacım Kocabaşın yerine koştu kendini Elifcik Yürüdü düşman üstüne yüceden yüceden.
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
| |
|